- Tarih: 27/11/2019
Kambiyo Senetlerinin Bedelsizliğine Dayalı Menfi Tespit Davası Arabuluculuk Dava Şartına Tabidir
Esas : 2019/2027
Karar : 2019/1668
Tarih : 27.11.2019
- MENFİ TESPİT DAVASI
- KAMBİYO SENETLERİNİN BEDELSİZLİĞİNE DAYALI MENFİ TESPİT DAVASI
- İHTİYATİ TEDBİR TALEBİ
- DAVA ŞARTI ARABULUCULUK
( 6100 s. Hukuk Muhakemeleri K m. 390 )
( 6325 s. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun m. 18 )
( 2004 s. İİK m. 72 )
( 6102 Türk Ticaret K m. 5/A )
ÖZET
Dava, kambiyo senetlerinin bedelsizliğine dayalı menfi tespit davasıdır. Mahkeme dava şartı arabuluculuğa başvurulmadığı gerekçesiyle davayı usulden reddetmiştir. Menfi tespit davasının konusu kambiyo senetlerine bağlanan para borcunun ödenmemesine ilişkin olduğundan arabuluculuk şartına tabidir. Mahkemenin kararı yerindedir. Davacı istinaf dilekçesinde ve daha sonra verdiği dilekçede ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İhtiyati tedbir HMK'nın 390.maddesine göre dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden, dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden istenebilir. İstinaf mahkemelerinin görevleri HMK'nın 341- 360.maddelerinde düzenlenmiştir. Davacının ihtiyati tedbir talebinin karşılanabilmesi için dairemiz görevli ve yetkili mahkeme olmadığı gibi, mahkemece verilmiş olan kararın mahiyetine göre ortada usulüne göre açılmış geçerli bir dava da bulunmamaktadır. Davacının ihtiyati tedbir talebinin de bu nedenle reddi gerekmiştir.
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 10.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/01/2019
DOSYA NUMARASI: 2019/91 Esas - 2019/26
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 27/11/2019
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalılar ile aralarında ticari ilişki ve ticari alışveriş bulunduğunu, davacı ile satın alacakları malların tümü için anlaştıkları dava konusu 12 adet senetleri avans mahiyetinde verdikleri, ancak tüm taleplerine rağmen taahhütleri olan malları teslim etmeyerek edimlerini yerine getirmedikleri gibi senetleri de iade etmediklerini, bu senetler karşılığı davalılara hiçbir borçlarının bulunmadığı, bu senetlerin davalıların elinde olduğunu alacaklı sıfatlarının olmadığını, bu senetlere karşılık borçlu olmadıklarının tespitini ve tüm senetlerin iptallerine ve ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/01/2019 tarih ve 2019/91
Esas - 2019/26 Karar sayılı kararı ile; " 7155 sayılı Kanunla TTK' ya eklenen 5/A, ve 6325 sayılı Kanuna eklenen 18/A-2. maddesi uyarınca ... Arabulucuya başvurulmuş olmasının kanunla dava şartı olarak düzenlendiği durumlarda davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. (3) Dava dilekçesi içeriğinden açıkça arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde derhal herhangi bir usuli işlem yapılmadan ve duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir. " şeklinde karar vermek ... " gerektiği gerekçeleri ile; " Davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE, ... " karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkil ile davalı firma arasında ticari anlamda implant malzemesi alınması konusunda sözlü olarak anlaşmaya varıldığını ve kendilerinden satın alınacak malların tümü için avans mahiyetinde aşağıda dökümü yapılan senetlerin verildiğini, Keşidecisi müvekkil şirket olan 1-27/01/2019 vade tarihli 18.000 TL.bedelli 2-27/02/2019 vade tarihli 18.000 TL.bedelli 3-27/03/2019 vade tarihli 18.000 TL.bedelli 4-27/04/2019 vade tarihli 18.000 TL.bedelli 5-27/05/2019 vade tarihli 18.000 TL.bedelli 6-27/06/2019 vade tarihli 18.000 TL.bedelli 7-27/07/2019 vade tarihli 18.000 TL.bedelli 8-27/08/2019 vade tarihli 18.000 TL.bedelli 9-27/09/2019 vade tarihli 18.000 TL.bedelli 10-27/10/2019 vade tarihli 18.000 TL.bedelli 11-27/11/2019 vade tarihli 18.000 TL.bedelli 12-27/12/2019 vade tarihli 18.000 TL.bedelli toplamda 216.000,00 TL.bedelli senetlerin teslim edilerek verildiğini, Davalının ürünlerin teslim tarihi olan 15/10/2018 tarihinde ürünleri teslim etmemesi nedeni ile; Gebze... Noterliği’nin 16 Kasım 2018 tarih,... yevmiye nolu ihtarnamesi ile özetle “ürünlerin kararlaştırılan 15/10/2018 tarihine kadar teslim edilmediği, bu nedenle de sözleşmeden dönüldüğü ve sözleşmenin feshi iradesinin ortaya konularak fesh edilerek sözleşmeden dönüldüğü, sözleşmenin haklı nedenle feshi ve malların teslim edilmemesi sebebi ile bedelsiz kalan senetlerin iadesi” talep ve konulu ihtarname gönderildiğini, ihtarnameye rağmen davalı tarafından söz konusu senetlerin müvekkile iade edilmediğini, Senetlerin müvekkile iade edilmemesi nedeni ile İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/91 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını, söz konusu davada arabuluculuk kurumuna başvurulmaması nedeni ile dava şartı yokluğundan usulden davanın reddine karar verildiğini, işbu usulden ret kararının hukuki temelden yoksun olduğu gibi ekte sundukları İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2019/521 Esas - 2019/423 Karar sayılı ve 21/03/2019 tarihli kararında da belirtildiği üzere hatalı olduğunu, emsal olarak da belirtilen kararda da belirtildiği üzere ticari işlerde Menfi Tespit Davası Arabuluculuk şartı kapsamında sayılmasının mümkün olmadığını, bu sebeple yerel mahkeme kararının istinafen kaldırılmasını/ bozulmasını talep ettiklerini, İstinafa konu ettikleri dava açıldıktan sonra, davanın vekilliğini üstlenen avukatın vefat ettiğini, vefat olayından müvekkil şirketin haberi olmadığı gibi, işbu dosya ile ilgili hukuki süreçten zamanında haberdar da olamadığını, davanın bu şekilde ikamesinden sonra, davalı yanın, uhdesinde bedelsiz olarak iadesi söz konusu olan senetlerden 27/01/2019 vadeli 18.000TL senet ile 27/02/2019 vadeli 18.000TL senetler ile ilgili olarak İstanbul ....İcra Müdürlüğü ... Esas sayılı dosyasından; yine 27/03/2019 vadeli 18.000TL tutarında, 27/04/2019 vade tarihli 18.000TL bedelli senetler ile ilgili olarak da İstanbul .... İcra Müdürlüğü’nün ... Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, Müvekkil firmanın yukarıda da bahsedildiği üzere bahse konu haksız ve mesnetsiz icra takiplerinden çok önce senetler iade edilmediğinden ve müvekkilin mağduriyetini önlemek babında menfi tespit davası yoluna başvurduğunu, dolayısı ile takiplerinden çok önce haksız borç iddiasından kurtulmak amacı ile dava açmış olmasına rağmen menfi tespit davasının usul ve yasaya, Bölge Adliye Mahkemesinin müstekar içtihatlarına aykırı olarak usulden reddi kararı sonucu bu hukuki imkanlarının önemli derecede kısıtlandığını, davalı tarafın davaya konu edilen senetleri icra takibine konu etmesi üzerine telafisi güç zararlar ile karşı karşıya kalmak durumunda kaldığını, Bu sebeplerle, yerel mahkeme kararına karşı istinaf taleplerinin yanında, İstanbul ..... İcra Müdürlüğü’nün ... Esas ve İstanbul .... İcra Müdürlüğü’nün ...Esas sayılı icra takipleri nedeni ile müvekkil şirketinin mağduriyetinin meni için, davalı yan tarafından icra takipleri başlamadan çok önce menfi tespit davası açıldığı da gözetilerek takdiren teminatsız ya da mahkemenin takdir edeceği münasip bir teminat mukabilinde İstanbul .... İcra Müdürlüğü’nün ... Esas ve İstanbul .... İcra Müdürlüğü’nün ... Esas sayılı icra takiplerinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ettiklerini beyanla; Açıklanan nedenlerle ve re'sen tetkik edilecek durumlar nedeni ile öncelikle İstanbul .... İcra Müdürlüğü’nün ... Esas ve İstanbul .... İcra Müdürlüğü’nün ... Esas sayılı icra dosyaları yönünden telafisi güç ve imkansız zararlarının önlenmesi için, davanın icra takiplerinden önce açıldığı da göz önüne alınarak takdiren teminat mukabilinde tedbiren durdurulmasına, İstinaf başvurularının kabulü ile yerel mahkemenin usulden red kararının kaldırılmasına/ bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili UYAP sistemi üzerinden 18/11/2019 günü dairemize sunmuş olduğu aynı tarihli dilekçesinde özetle; Müvekkil firmanın haksız ve mesnetsiz icra takiplerinden çok önce senetler iade edilmediğinden ve müvekkilin mağduriyetini önlemek babında menfi tespit davası yoluna başvurduğunu, dolayısı ile icra takiplerinden çok önce haksız borç iddiasından kurtulmak amacı ile dava açmış olmasına rağmen menfi tespit davasının usul ve yasaya, Bölge Adliye Mahkemesinin müstekar içtihatlarına aykırı olarak usulden reddi kararı sonucu ihtiyati tedbire ilişkin hukuki imkanlarının önemli derecede kısıtlandığını, davalı tarafın davaya konu edilen senetleri icra takibine konu etmesinin telafisi güç zararlar ile karşı karşıya kalmak durumunda olduğunu, İşbu sebeplerle, yerel mahkeme kararına karşı istinaf taleplerinin yanında, İstanbul .... İcra Müdürlüğü’nün ... Esas ve İstanbul .... İcra Müdürlüğü’nün ...Esas sayılı icra takipleri nedeni ile müvekkil şirketin mağduriyetinin meni için, istinaf dilekçelerinde belirtilen icra takibine konu edilmiş veya edilmeyerek halen davalı uhdesinde bulunan senetler yönünden de; davalı yan tarafından icra takipleri başlamadan çok önce menfi tespit davası açıldığı da gözetilerek takdiren teminatsız ya da takdir edilecek münasip bir teminat mukabilinde İstanbul .... İcra Müdürlüğü’nün ... ve İstanbul .... İcra Müdürlüğü’nün ... Esas sayılı icra takiplerinin ve işbu istinaf taleplerinden sonra dahi icra takiplerine konu edilen diğer senetlerin bedelleri yönünden, halen davalı yan uhdesinde bulunan yeni icra takiplerine konu edilen bedelsiz senetleri de kapsayacak şekilde telafisi güç ve imkansız zararlarının önlenmesi için, davanın icra takiplerinden önce açıldığı da göz önüne alınarak takdiren teminatsız ya da takdir edilecek münasip bir teminat mukabilinde tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, kambiyo senetlerinin bedelsizliğine dayalı menfi tespit davasıdır. Mahkeme dava şartı arabuluculuğa başvurulmadığı gerekçesiyle davayı usulden reddetmiştir. Menfi tespit davasının konusu kambiyo senetlerine bağlanan para borcunun ödenmemesine ilişkin olduğundan arabuluculuk şartına tabidir. Mahkemenin kararı yerindedir. Davacı istinaf dilekçesinde ve daha sonra verdiği dilekçede ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İhtiyati tedbir HMK'nın 390.maddesine göre dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden, dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden istenebilir. İstinaf mahkemelerinin görevleri HMK'nın 341- 360.maddelerinde düzenlenmiştir. Davacının ihtiyati tedbir talebinin karşılanabilmesi için dairemiz görevli ve yetkili mahkeme olmadığı gibi, mahkemece verilmiş olan kararın mahiyetine göre ortada usulüne göre açılmış geçerli bir dava da bulunmamaktadır. Davacının ihtiyati tedbir talebinin de bu nedenle reddi gerekmiştir. Sonuç olarak; mahkemece verilen karar usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcı davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay' da temyiz yolu açık olmak üzere 27/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
DİĞER YAZILAR
-
Arabulucunun arabuluculuk toplantısına yaptığı daveti usulüne uygun yerine getirmemiş olması usulden ret sebebi olamaz
- 02.12.2022
Devamını okuArabulucunun taraflara ulaşma ve toplantıya davet etme sorumluluğunu usulünce yerine getirmeden arabuluculuk faaliyetini sonlandırması halinde dahi arabuluculuk dava şartı gerçekleşmiş sayılır.
-
Kambiyo Senedine Dayalı Açılan Menfi Tespit Davalarında Arabuluculuk Dava Şartı Değildir
- 24.05.2022
Devamını okuDava, bonoya dayalı menfi tespit talebine ilişkindir. Ancak menfi tespit davaları sonunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilememektedir. Bu sebeple ticari davalarda arabuluculuğa başvurma şartı, menfi tespit davalarını kapsamamaktadır.
-
Belirsiz Süreli İş Sözleşmesinden Kaynaklı Alacak Arabuluculuk Son Tutanağı ile Temerrüde Sebep Olur
- 18.05.2022
Devamını okuSomut olayda, sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesinden kaynaklı işçi alacağının mevcut olması sebebiyle iş mahkemeleri açısından dava şartı arabuluculuğa başvurulmuştur.Arabuluculuk ile bir anlaşmaya varılamamış ve uyuşmazlık mahkemeye taşınmıştır.Mahkeme, son tutanak ile işverenin temerrüde düştüğünü kabul ederek borcun ve faizin hesaplanmasını sağlamaktadır.
-
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 73/A maddesi ile Getirilen Dava Şartı Arabuluculuk Düzenlemeden Sonraki Uyuşmazlıklar İçin Uygulanır
- 09.05.2022
Devamını okuSomut olayda, tüketici kredisi kullanan alacaklının kartel faizlere karşı açtığı tazminat davasının dava şartı arabuluculuğa tabii olup olmadığu uyuşmazlık konusu olmuştur ancak bu husus ticari bir alacak değildir. Tüketici mahkemesi için arabuluculuk şartının getirilmesinden önce açılan bir dava olduğundan dava şartı arabuluculuğa başvuru zorunlu değildir.