- Tarih: 02/11/2021
Bireysel veya Toplu İş Sözleşmesine Dayalı Alacak ve Tazminat Davalarında Arabulucuya Başvurulması Dava Şartıdır
YARGITAY
DOKUZUNCU HUKUK DAİRESİ
Esas | : 2021/11105 |
Karar | : 2021/15254 |
Tarih | : 02.11.2021 |
MAHKEMESİ: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde dağıtım elemanı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız feshi üzerine davalı aleyhine ihbar tazminatı, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretinin ödenmesi istemi ile ilamsız icra takibi başlattıklarını, davalı tarafından takibe itiraz edildiğini, arabuluculuk sürecinin anlaşamama ile sonuçlandığını beyan ederek itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak itirazın kısmen iptali ile takibin devamına, alacak davası yönünden davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-l maddesi uyarınca esastan reddine, davacı tarafın istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352/1 -b maddesi uyarınca kesinlik nedeniyle reddine, 7036 sayılı Kanun'un 9. maddesi atfıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verilmiştir.
Kararı, kanun yararına bozulması için Adalet Bakanlığı temyiz etmiştir.
Kanun yararına temyize konu edilen uyuşmazlık, ıslah dilekçesi ile talep edilen kıdem tazminatı alacağı yönünden dava şartı arabuluculuk yoluna başvurulması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
12.10.2017 tarihli 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığını taşıyan 3 maddesinin birinci fıkrasına göre, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya yarılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir (m.3/2).
02.06.2018 tarihli ve 30439 (RG) sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin Dava Şartı Olarak Arabuluculuğa Başvuru ile ilgili 23. maddesinde başvurunun dilekçe ile veya bürolarda bulunan formların doldurulması suretiyle yahut elektronik ortamda yapılabileceği belirtilerek başvurunun şekli açıklığa kavuşturulmuştur. İlgili maddede ayrıca arabuluculuk başvurusu sırasında başvurandan, uyuşmazlık konusuna ilişkin hususların açıklanmasının isteneceği düzenlenmiştir. Gerek 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 15. maddesinde, gerekse Yönetmeliğin 25. maddesinde arabuluculuk faaliyetinin ne şekilde yürütüleceği düzenlenmiş olup, arabuluculuk faaliyetinin başvurunun içeriğine göre şekilleneceği konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Arabuluculuk faaliyeti sonucunda tarafların uyuşmazlık konusunda anlaşmaları veya kısmen anlaşmaları hâlinde süreç anlaşma son tutanağı ile sonuçlandırılacak yahut bunların haricindeki her durumda taraflar anlaşmamış sayılacağından anlaşmama son tutanağı düzenlenecektir (m.25/6).
Bu yasal düzenlemelere göre somut olay değerlendirilecek olursa, davacının davalı taraf aleyhine kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının tahsili için ilamsız icra takibi başlattığı, davalı tarafın takibe itirazı üzerine 7036 sayılı Kanunun 3. maddesine göre arabulucuya başvurulduğu, arabuluculuk faaliyeti sonucunda tarafların anlaşamadığına dair son tutanağın düzenlendiği uyuşmazlık dışıdır. Davacı taraf anlaşmama son tutanağını eklemek suretiyle itirazın iptali davası açmış, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda itirazın kısmen iptaline karar verilmekle birlikte, alacak davasının dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir. Mahkemece ıslaha konu 4.554,80-fark kıdem tazminatı alacağı ile ilgili olarak, arabuluculuğa icra takibine konu alacaklar yönünden başvurulduğu, artırılan alacak yönünden arabuluculuğa başvurulmadığı gerekçesiyle ret kararı verildiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamındaki anlaşmama tutanağında uyuşmazlığın konusu “işçi işveren uyuşmazlığı (Antalya 10. İcra Md nün 2016/5521 E. sy dosyası ile takip konusu yapılan kıdem tazminatı-ihbar tazminatı-yıllık izin ücreti alacağı kalemlerini ve taleplerini içerir uyuşmazlığa dairdir. İtirazın iptali davası öncesi arabuluculuk başvurusu)” şeklinde belirlenmiştir. Görüşme tutanaklarında yer alan başvurucu vekilinin beyanları da aynı doğrultudadır.
Mahkemece arabuluculuk tutanağının itirazın iptali davasına konu edilen alacaklar ile ilgili olduğu, ıslaha konu kıdem tazminatı yönünden arabuluculuk şartının gerçekleşmediği sonucuna varılmış ise de, itirazın iptali davasına konu alacak kalemleri arasında kıdem tazminatının da bulunduğu dosya kapsamındaki belgelerden tespit edilmektedir. Kanunda tarafların ‘uyuşmazlık’ konusunda anlaşmaları yahut anlaşamamalarından söz edilmekte olup, somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlığın “kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödenmemesinden” kaynaklandığı açıktır. Burada tartışılması gereken husus, itirazın iptali davasına konu kıdem tazminatı alacağı için arabuluculuğa başvurulmuş olması halinde, bu alacağın ıslahı öncesinde arabuluculuğa başvurulmasının gerekip gerekmediğidir.
Yukarıda da ifade edildiği gibi, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı talebiyle açılan davalarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. İş yargılamasına konu kısmi davalar ile ilgili olarak, dava öncesinde arabuluculuk şartının gerçekleştirilmiş olması kaydıyla, kısmi ıslaha konu edilen alacaklar yönünden ayrıca arabuluculuğa başvurulmasına gerek bulunmamaktadır (F. Uşan/E. Erdoğan/C.Erdoğan, Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi Kararları Işığında Bireysel İş Hukuku ve İş Yargılaması, Eylül 2021, Ankara, 366). Diğer taraftan itirazın iptali davasında dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması mümkün olup, bu halde arttırılan kısım yönünden tahsil şeklinde hüküm kurulması gerektiği kabul edilmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.10.2020 tarih, 2010/9-424 esas, 2010/511 sayılı kararı). Somut olayda davacının bir bölümünü itirazın iptali davasına konu ettiği kıdem tazminatı alacağının kalan kısmını ‘ıslah’ yolu ile talep etmesinde hukuken bir engel bulunmamaktadır. Bu itibarla kısmi davada ıslaha ilişkin ilkeler burada da geçerli kabul edilmelidir. Davacının gerek dava dilekçesi içeriğindeki gerekse ıslah dilekçesine konu ettiği alacağı aynı olup, bu alacak ile ilgili olarak arabuluculuk şartı yerine getirilmiştir. Dava açılmadan önce kıdem tazminatı ile ilgili olarak arabuluculuğa başvuran davacının, ıslaha konu kısım için ayrıca bu yola başvurması zorunlu değildir. Mahkemece uyuşmazlığa konu olan alacağın kendisi yerine, davanın türüne yönelik değerlendirme yapılarak, ıslah edilen kıdem tazminatı alacağının usulden reddine karar verilmesi açıklanan ilke ve esaslara aykırıdır. Bu halde davacının kıdem tazminatı alacağı yönünden arabuluculuğa başvuru şartını gerçekleştirdiği kabul edilerek, işin esasına yönelik değerlendirme yapılması gerekirken aksi yönde hüküm kurulması hatalı olup, kanun yararına bozma isteğinin bu gerekçe ile yerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Sonuç:
Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma istemi açıklanan gerekçe ile yerinde görülmekle Antalya 5. İş Mahkemesi’nin 29/01/2020 tarih, 2018/632 esas ve 2020/2703 sayılı davacı yönünden kesin nitelikteki kararının sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, dosyanın mahkemesine iadesine, bozma kararının bir örneğinin 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 363. maddesinin 3. fıkrası gereğince Resmi Gazete’de yayınlanması için Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’ne gönderilmesine 02.11.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.
DİĞER YAZILAR
-
Arabulucunun arabuluculuk toplantısına yaptığı daveti usulüne uygun yerine getirmemiş olması usulden ret sebebi olamaz
- 02.12.2022
Devamını okuArabulucunun taraflara ulaşma ve toplantıya davet etme sorumluluğunu usulünce yerine getirmeden arabuluculuk faaliyetini sonlandırması halinde dahi arabuluculuk dava şartı gerçekleşmiş sayılır.
-
Kambiyo Senedine Dayalı Açılan Menfi Tespit Davalarında Arabuluculuk Dava Şartı Değildir
- 24.05.2022
Devamını okuDava, bonoya dayalı menfi tespit talebine ilişkindir. Ancak menfi tespit davaları sonunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilememektedir. Bu sebeple ticari davalarda arabuluculuğa başvurma şartı, menfi tespit davalarını kapsamamaktadır.
-
Belirsiz Süreli İş Sözleşmesinden Kaynaklı Alacak Arabuluculuk Son Tutanağı ile Temerrüde Sebep Olur
- 18.05.2022
Devamını okuSomut olayda, sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesinden kaynaklı işçi alacağının mevcut olması sebebiyle iş mahkemeleri açısından dava şartı arabuluculuğa başvurulmuştur.Arabuluculuk ile bir anlaşmaya varılamamış ve uyuşmazlık mahkemeye taşınmıştır.Mahkeme, son tutanak ile işverenin temerrüde düştüğünü kabul ederek borcun ve faizin hesaplanmasını sağlamaktadır.
-
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 73/A maddesi ile Getirilen Dava Şartı Arabuluculuk Düzenlemeden Sonraki Uyuşmazlıklar İçin Uygulanır
- 09.05.2022
Devamını okuSomut olayda, tüketici kredisi kullanan alacaklının kartel faizlere karşı açtığı tazminat davasının dava şartı arabuluculuğa tabii olup olmadığu uyuşmazlık konusu olmuştur ancak bu husus ticari bir alacak değildir. Tüketici mahkemesi için arabuluculuk şartının getirilmesinden önce açılan bir dava olduğundan dava şartı arabuluculuğa başvuru zorunlu değildir.